for art...
1- Hayat yolculuğunuzu nasıl tanımlarsınız ve bu yolculuğunuzun devamında olmasını istediğiniz hayal/hedefleriniz nelerdir?
Hayat bizleri daha doğruya, daha iyiye daha güzele götüren bir mücadeledir. Her şey yaratılmayla başlamadı mı? Dolayısıyla ben yaratıcılığın oluşun bir devamı olduğunu düşünüyorum. Resimlerimiz, satırlarımız ya da yapmaya çalıştığımız emek verdiklerimiz varlığımızı ifade eder. Kaosun, kargaşanın, acıların olduğu, maalesef insanların giderek birbirinden uzaklaştığı bir zamanda yaşıyoruz. Bir seçimle yüz yüzeyiz. Ya bu hayata tutunup mücadele etmeyi seçmek ya da sessiz sedasız bir köşede sonu beklemek zorundayız. Ben doğanın sesine kulaklarımı tıkamıyorum. Aksine cesaretle yeni bir şeyler yapma çağrısını duyuyorum. Geleceğe doğru yaşamak bilinmeyene yol almaksa, cesaret denen kavramı yaşantımın odak noktasına koyuyorum o zaman. Cesaret ise her türlü olumsuzluğa, mutsuzluğa rağmen ilerleyebilmeyi sunuyor bana. Geleceğimizi yaratanın şimdiki anlar olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla yıllar sonra olmayı hayal ettiğimiz her neyse bu gün yaptıklarımız veya yapamadıklarımızın bir sonucu olacaktır. Hayal ettiğim ise Türkçe nin layıkıyla kullanıldığı , sevgi, hoşgörü ve sanatın diliyle konuşacağımız bir dünya. Sanatla güzellikle dünyanın yaşanacak bir yer olacağı inancındayım.
2- Yazmaya nasıl başladınız? Ne için ve hangi duygular içerisinde yazıyorsunuz?
Hayatımın her anında okuma yazma, resim, müzik yani sanat hep vardı. Babamın son nefesine kadar başucunda hep bir değil iki hatta üç kitap olurdu. Annem okumadık dergi gazete bırakmazdı. Her ikisi de ilk okul mezunu olmalarına rağmen içlerinde kalan o okuma arzusunu hep sürdürdüler. Sanırım bu yön onlardan aldığım en güzel miras. Bu mirastan dolayı onlara minnettarım. Huzur içinde uyusunlar. Yaşanılanlar, yaşadığımız çevre yegane esin kaynağım. Tüm yaşam, doğa, dağlar, denizler, tüm canlılar, düşlerimiz, gerçeklikler en çok da yaşadığımız zamandaki kaostan besleniyorum sanırım. (Mona Muzo) Muzaffer Şağban ile tanışmamız hayatımın belki de bir dönüm noktası oldu. Resimle başlayan yol haritamı birlikte çıkardık. Resimle yol alırken o resimler dile geldi. Tamamla yarım bırakma iki satırda olsa yaz bir şeyler dedi. Cesaret şimdi buradayım.
3- Kitaplarla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Hangi tür kitaplar ve hangi yazarlar daha fazla ilgi alanınızda?
Kitaplar benim hayatta en olmazsa olmazlarımdır. Kimseyle paylaşmayı sevmediğim gerçek dostlarım, hazinemdir. Benim gibi dokunsunlar isterim. Geri gelmezse sanki yenisini alırsam aynı kitap olmayacakmış gibi hissederim. Belki bencilce bir düşünce ama hepsi benim bir parçam gibidir . Marguiez in yüzyıllık yalnızlığından, Füruzan a, Rollo May den, Azra Erhat ın Mavi Anadolu suna, Klasikleşmiş şair ve yazarlarımızdan, en yeni yazarlara kadar ayırt etmeden okuduğum geniş bir okuma yelpazem var.
4- Hayatı nasıl tanımlıyorsunuz? Motivasyon kaynaklarınız nelerden oluşuyor ve hem kendinize hem insanlara sunmak istediğiniz başat tavsiye nedir?
Ben hayatı bir tren yolculuğuna benzetiyorum. Ne zaman , nereden , kiminle bineceğimiz belli olan, ancak son durağın bilinmediği bir yolculuk. İlk anne ve babamızla biniyoruz o trene. Sonra yavaş yavaş hareket etmeye başlıyor ve bu arada yeni yolcular ekleniyor kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, komşularımız….. Bazen ara istasyonlarda indiriyoruz çok sevdiklerimizden. Derken tek başına geldiğimiz şu dünyayı tek başına terk ediyoruz. Ben bu yolculukta en çok insan biriktirdim, her biri bir başka nedenle dokundu yaşantıma. Gerçek olanlar kaldılar, olmayanları boşalttım trenimden. Hayal ettiğimiz sürece yaşamda var olabiliriz. İnsanı ayakta tutan bu değil midir? Bir şeyleri düzeltebilmek adına farkındalık yaratmak için uğraştım bu güne kadar. Hangi alanda olursak olalım, yaşadığımız dünyanın yapısını biçimlendirmeye yardım ediyor olmanın içinde derin bir coşku buluruz. Bu yaratıcı cesarettir bence. Yaptıklarımız, ortaya çıkardıklarımız ne kadar küçük, şaşırtıcı, kazaen veya beklenmedik bir şekilde olsa da o içinde barındırdığı coşku bana daha ileri gitme cesaretini veriyor. Benim yaşadıklarım tam da bundan ibarettir. Başkalarının dediğinden ziyade kendi isteklerimizi gerçekleştirecek cesareti yüreğimizde hissetmeliyiz.
5- Hayat hikayeniz ile yazdıklarınızın ilişkileri nasıldır?
"Bazıları şiir sevmez çünkü onların yaraları yoktur… Yaraladıkları vardır’’ der Atilla İlhan. Yaşanmadan yazılamayacağına inananlardanım. Yaşadıklarım elbette beni iten güç. Lakin tüm yazdıklarım da yaşanmışlıklarım değil. Her şeyi yaşamış olmamız mümkün olamadığı için zaman zaman empati kurarım. Gözlerimi, kulaklarımı kapatıp odalar arasında gezerken görmeyi, sessizliğin duyarsızlaştırışını, yerimden kalkmadan yürüyememeği, her şeyden önemlisi nefessiz kaldığım anlarda o derinliği duymadığımda yazdıklarım yada yaptıklarım ne kadar gerçeği yansıtır? En çok da şiirin diliyle olan anlatımları seviyorum. Bu yüzden resmi ve şiiri kendime daha yakın buluyorum. Yazarken ya da resim yaparken bir melodi dinler gibi zamanı hissetmek lazım.
6- Bir kelime veya bir cümlelik tanımlamalar eşliğinde:
En sevdiğiniz eşyanız, sizi en fazla mutlu edecek şey, keşke tekrar yaşasaydım dediğiniz olay?
En sevdiğim eşyam Fırçalarım ,paletim
En fazla mutlu edecek şey Sağlık ve sevgiyle dolu bir dünya.
Keşke tekrar yaşasaydım dediğiniz olay Çocukluğum.
7- eecstaticc’i genel çerçevede nasıl yorumluyorsunuz? eecstaticc tarafından yayınlanan yazı/yazılarınız ve eecstaticc Sanat Kitapları hakkında neler söylemek istersiniz ve son olarak belirtmek istediğiniz şeyler nelerdir?
eecstaticc hiç beklemediğim bir anda karşıma çıktı. Olabilir mi diye bir cesaret şansımı denedim. Zambak adlı sanat kitabında ‘’Tükeniş ‘’ , Mısra adlı sanat kitabında ise ‘’Gün Doğarken ‘’ adlı şiirlerim ile yer buldum. Benim için oldukça cesaret verici bir deneyim oldu. Yorumları okuyucularımıza bırakıyorum. Sanat adına atılan her adımı çok değerli buluyorum. Bu nedenle sizleri kutluyor, Mustafa Kemal Atatürk ün ‘’sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’’ sözüyle bitiriyorum. Sanatla kalın.
Instagram: @gokmen.muzeyyen
Twitter: @GokmGumgum
Müzeyyen Gökmen
Haziran 2021